Hep iyi futbol diyoruz uğruna şiirler yazıp, koyu nidalarla kızıyoruz ya etrafımıza.
Önce bilimum kaynak kullanarak Avrupa'daki futbolu seziyoruz, süzgeçimizden geçiriyoruz, sonra Türkiye. Turkcell Süper Lig'de şampiyonluğa oynayacak takımların gerçek futbol anlamında al birini vur ötekine şeklinde olması bize ağır geliyor. Oysa bence durum pek de böyle değil.
İyi futbol oynamak için sadece çok büyük yetenek mi gerekiyor? Yöneticilerimiz de, tribünlerimiz de, futbolcularımız da bazen bu yanılgıya düşüyor. En yakın ve en çok konuştuğumuz ne? Barcelona ve uzaylıları, başta Lionel Messi ve devamı. İyi futbol için yetenek ve bunun dışındaki etkenler kadar iyi arkadaşlık da çok önemli.
Barcelona'da bu zamana kadar 11 kupa kaldıran Xavi mesela. Sıkı, sıkı iyi izleyin Barcelona'yı. Pas tecrübeleri ve yetenek kadar Xavi'nin öldürücü paslarında karşılıklı bir tamamlama var. Takım arkadaşının nereye koşacağını iki saniye önceden biliyorsan, bir de beyninle ayakların uyuşuyorsa seni izlerken mutluluktan şarkı söyler insan! Takımını izlerken çiğdem yemek yerine tezahürata başlarsın...
Yani futbol damarını öyle coşturur!
Xavi Barcelona formasını ıslatmaya başladığında 17 yaşındaydı, şimdi 30. Bu süreç içinde özellikle son yıllarda dikkat edin gelenler Xavi'ye uyuyor ve en önemlisi de Barcelona'da çok başarılı olan herkesin bu beyinle arkadaşlığı çok sıkı. Futbolda iyi takımın şartlarından biri çok iyi arkadaşlıktır. Herhangi bir iş yerinde performans nasıl buna bağlıysa burda da aynı formüller geçerli. Takım içi arkadaşlığı gol sonrası sarılarak sevinçten kastetmiyorum, sen sahada top vurduğun arkadaşını tanımalısın. İnini de cinini de bilmelisin ki onun reflekslerine sahip olarak göze hoş gelen şeyler yapabilmelisin.
Barcelona maçlarını yine yeniden izliyorum, defalarca izliyorum. Yine en çok çıkardığım bu oluyor, pastan iki saniye önce Messi ya da bir başkasının o bölgeye hareketlenmesi. Şimdi gelelim bunu Türkiye'ye uyarlayalım. Fenerbahçelisi, Galatasaraylısı, Beşiktaşlısı, Trabzonsporlusu ve fazlası iyi "tepki" verebileceği futbol istiyor. Değil mi?
Misal Fenerbahçe, bu işi en iyi yapabilecek Alex de Souza. Zaman zaman yapsa da Alex forvet gibi oynadığı için artık orta saha oyuncusu değil ve bir ya da bilemedik iki senelik bir futbol devamlılığı kaldı. Seçeneklerden diğeri Alex'in veliahtı olarak görülmektense kendi hedeflerinin olduğu sayılan Özer Hurmacı. Özer'in Fenerbahçe'de kaldıkça başarılı olabileceğini düşünüyorum.
Bu sezon bu uzun ve beklenmedik paslardan aslında görmedik de değil. Şu anki Fenerbahçe sisteminde ise bu pasları deneme şansı/olanağı sağlanan futbolcu yok. Özer'in bu konuda yetenekleri mevcut. Birisinin Özer'e daha fazla pas atma hakkı tanıması gerekiyor. Özer'in bu o röportajlarında açıkladığı hedefe gitmesi gerekiyorsa biraz garanti pası terkedip bu sorumluluğa belki de hocasını dinlemeyerek girişmesi gerekiyor ve ona eşlik edecek birileri; Fenerbahçe'de birilerinin onla çok sıkı fıkı arkadaş olup saha içinde bundan yararlanmak istemesi, yani sahada girişimci sorumluluğu alması şart.
Yazın yeni bir forvet gelse takımınıza, tak diye hemen size şarkılar söyleten futbol mu oynatacak? Hemen bizim için yerli ona yabancı arkadaşlarını tanıyacak mı?
Önce Barcelona örneğinden çıkarabilecek dersleri iyi okumalı; Arkadaşlık, imkan, ortalamanın üstünde biraz yetenek ve denemek. İki sezon önce ligde sadece 20 asist yapan bir Xavi ya da onun stilinde oynayamaya çalışan biri düşlüyorsak eğer tabii, yoksa seneye de tek derdi kazanmak olacak "Fenerbahçe" düşünüyorsa Herr Daum, bilinmez. Teknik ekibin de yöneticilerin de bir takım kurarken ya da kurduktan sonra bunun üstüne çalışmaları gerekiyor; bazı futbolcuların uyumun nasıl artırırım?
JO VE ARDA OLAYI
Tribünlerin maç devam ederken kendi takımına protesto yapması kadar saçma bir iş yok. Protesto, tepki taraftarın en doğal hakkıdır. Fakat golden sonra ıslıklamak nedir? Fenerbahçe tribünlerinde de bu grip bir dönem vardı. Zaman zaman gelmiyor da değil ama üzeri hep iyi ve güçlü örtülüyor, daha büyük destekle. Protesto maç öncesinde olur, maç bittiğinde olur.
Bugün o takımı ıslıklayanlar kendilerine neden kızmıyorlar? Şurada şöyle bir yazı yazdığımda bana bilinmedik laflar söyleyenlerin ıslıklanması gerekiyor, takımına getirilenleri, bozulan sistemleri görmeyip şakşak yapıp yazanlar da ıslıklanmalı. Sorgu yeteneğini kaybeden taraftar o dönemde bunu yapmadıysa önce kendini sonra yöneticilerini ıslıklamalı. Transfer şampiyonu olundu, e peki sonuç? Taraftara; Yapılan her şeyi sorgulamazsan, sistemin ilk hastalıkta yerlerde yatmaz, güçlü olur.
MESELA PLANLAMA NEDİR? BİR ÖRNEK...
Hep planlama, pazarlama sonra yeniden planlama deriz ve daha sonra kendi takımlarımızı severiz ya. NBA'de birçok takımın önümüzdeki Ekim ayında oynayacakları hazırlık maçlarının belli olması neye işarettir. Elin Amerikalısı aylar sonra sezon öncesinde Avrupa'da yapacağı hazırlık maçını şimdiden belirliyor, ne diyelim...