15. ve 16. yüzyıllarda Avrupalılar yeni ticaret yolları bulmak amacıyla daha önce bilinmeyen denizlere ve okyanuslara açılmaya başladılar. Bu seferler birçok yeni okyanusların ve kıtaların bulunmasıyla sonuçlandı. İlk keşif denemeleri 14. yüzyılın başlarında Fransız ve Cenevizli gemiciler tarafından Atlantik Okyanusu ve Afrika kıyılarına doğru yapıldı. Kanarya Adaları ve Azor Adaları keşfedilmesi, bu girişimlerin sonucudur.
15. yüzyılın ikinci yarısında daha kısa yoldan Asya'ya ulaşmak için keşiflere çıkan Kristof Kolomb 1492'de Amerika Kıtası'na ulaştı[40]. Portekizli gemici Bartolomeu Dias'ın Ümit Burnu'nu bulmasından sonra Vasko dö Gama, buradan dolaşarak Hint Okyanusu ve Hindistan'a ulaştı. Portekizli Macellan dünyayı dolaşarak başladığı yere geldi ve bunun sonucunda dünyanın yuvarlaklığına dair kesinleştirici sonuçlara varmak mümkün oldu.
Coğrafî keşifler, Reform ve Rönesans hareketlerinin etkileriyle gelişmiş oldukları gibi kendileri de bu hareketlerin gelişimini etkilemişlerdir. Bu keşifler sonucunda Avrupa yeni kıtalara yayılma ve onların zenginlik kaynaklarını ele geçirme olanağı elde etmiştir[41]. Kolonileşme dönemi, Avrupalı göçmenlerin Kuzey Amerika, Asya, Afrika ve Avustralya kıtalarına göç etmeleri ve bu topraklarda yerleşim ve üretim birimleri oluşturmasıyla başlayan bir süreçtir. Bu koloniler zamanla merkezi Avrupa'da olan ve dünyanın dört bir tarafına yayılmış sömürge imparatorlukları haline gelmiştir.