Roma İmparatorluğu en geniş sınırlarına ikinci yüzyılda ulaştı. Bunu takip eden iki yüzyıl Roma İmparatorluğunun yavaşça çöküşüne ve sınırlardaki kontrolü yitirmesine şahit oldu.285’te imparator Diocletian imparatorluğu doğu ve batı olmak üzere ikiye bölmüştü.Bu doğu-batı ayrımı imparatorluğun başkentini Konstantinopolis’e taşıyan Konstantin döneminde de devam etti.
Roma İmparatorluğunun sınır komşuları daha güçlü hale geldiğinden, 4.yüzyılda imparatorluğun askeri harcamalar arttı. Daha önce ticaret ilişkileri içinde bulundukları kabileler imparatorluğun içine sızarak zenginliğinden yararlanmaya çalıştılar. Diocletian reformlarıyla vergi sistemini ve orduyu düzenledi ayrıca yönetimde güçlü bir bürokrasi oluşturdu.Bu reformlar imparatorluğa zaman kazandırdı ancak bu reformlar çok fazla para gerektirdi.Roma’nın düşen geliri imparatorluğu vergilere bağımlı kıldı.Gelecekti aksilikler Roma’nın zenginliğini ordusuna harcamasına neden olacaktı.Bu sınır genişletme döneminde ekonomik sorunlar kritik bir problem haline gelecekti.378’deki Adrianople Savaşı yenilgisi Roma ordusuna çok fazla zarar verdi ve imparatorluğun batısını savunmasız bırakılmasına neden oldu.Batı da güçlü ordu olmaması ve imparator Konstantin’den herhangi bir kurtuluş vaadi gelmemesinden dolayı imparatorluğun batısı uzlaşma yoluna girdi.
Geleneksel tarihte ‘Barbar akınları’ olarak bilinen ‘Göç Dönemi’ oldukça anlaşılması güç ve aşamalı bir dönemdi. Bazı tarihçiler bu döneme ‘Karanlık Çağ’ adını verdi. Bu dönemdeki barbar kavimlerin bazıları Roma’nın klasik kültürünü inkar ederken, bazıları ise tamamen kabullendi hatta göz dikti.Ostrogot lideri Thedoric bu kültürü kabullenen ve kendini Roma kültürünün mirasçısı olarak görenlere bir örnektir.Hunlar, Bulgarlar, Avarlar, Macarlar'ın yanında birçok Cermen kavim ve Slav halklar, Roma sınırlarına göç ettiler. Bazı gruplar Roma senatosu ya da imparatorunun onayıyla Roma sınırlarına yerleşti. Tarımsal arazi karşılığında bu kavimler Roma’ya askeri destek sundu.Diğer saldırılar küçük çaplı, yağmalama amaçlı saldırılardı. Bu saldırıların en bilineni 410’da Vizigotlar tarafından gerçekleştirilen ve Roma’nın yağmalanmasıyla sonuçlananıdır.
5.yüzyılda Roma’nın kurumları çökmeye başladı.Batı’nın son imparatoru Romulus Augustus 476’da barbar kral Odoacer tarafından tahttan indirildi.Doğu Roma İmparatorluğu (batının tamamen düşmesinden sonra Bizans İmparatorluğu) düzenini batıyı kendi kaderine terk ederek sağladı.Bizans imparatorlarının bu sınırlarda hak iddia etmesine rağmen barbar krallar kendilerini batının imparatoru olarak görmeye başladı.Bundan sonraki üç yüzyıl boyunca batının yasal bir imparatoru olmayacaktı.Bunun yerine barbar desteği sağlayan krallar tarafından yönetildi.Bazı krallar sadece vekillik alarak kral unvanıyla yönetirken bazıları kendi isimleriyle yönetti.5.yüzyıl boyunca şehirler düşmeye başladı ve güçlendirilen duvarlarla korunmaya çalışıldı.İmparatorluğun batısı altyapısal olarak çöküşler yaşadı ve merkez yönetim tarafından müdahale edilmedi.Şehirlerde yapılan savaş arabası yarışları, yolların düzenlenmesi, su kemerleri gibi düzenlemeleri genellikle piskoposlar tarafından yapıldı. Hippo piskoposu Augustinus yönetici gibi davranan piskoposların bir örneğidir.
Uploaded with
ImageShack.us