SinEnis Moderatör
Kayıt tarihi : 18/05/10 Mesaj Sayısı : 3513 Paylaşım Puanı : 3554 Yaş : 24
| Konu: Lollipop Çarş. Ağus. 18, 2010 5:16 pm | |
| LollipopYazarı : Christine NÖSTLINGER Yayınevi : Günışığı Kitaplığı Çevirmen : Necdet NEYDİM Basım Yeri / Tarihi : Istanbul / 2004 - Şubat Sayfa Sayısı : 102 KİTAP HAKKINDAÇocuk edebiyatında günümüzde Alman ekolü denilince en öne çıkan ismlerden biridir Christine Nöstlinger. Bugüne kadar, Türkçeye Günışığı Kitaplığı’nca kazandırılan üç kitabı var Nöstlinger’in. Hepsi de birbirinden eğlenceli ve farklı çocuk kitapları. Nöstlinger’in yazın tarzı çocuk edebiyatına kazandırılmış en özgün tarzlardan biridir; çünkü çocuk edebiyatını, özellikle Avrupa merkezli, ele aldığımızda gelişim sürecinde fikren hakim olan yaklaşımın ya da çocuklara bakış açısının toplumun ve zamanın siyasal ve sosyal olaylarına göre şekillendiğini görüyoruz. Bu çoğu zaman didaktik bir söylem ya da zorlayıcı bir “rol” öğretisi şeklinde kendini belli etmiş. Bir çocuğun “nasıl” bir insan olması “gerektiğinin” direktiflerini veren bir mantalitenin ürünleri olmuşlar. İşte, Nöstlinger’in bireysel duruşunun yeniliği ve çekiciliği de burada kendini belli ediyor. Edebiyattaki ve gerçek yaşamdaki bütün “olmalı” gereklilik kiplerinden kendini arındırmış bir fikir anlayışı var Nöstlinger’in. Onun hikayelerinde birbirinden garip fantastik karakterler, anneleri ve babalarını eleştiren çocuklar, otorite merkezi olma meselesini “fazlasıyla” abartınca ağzının payını alan ebeveynler var. Zihnindeki eleştiri mekanizmasının iyi çalıştığını ama o mekanizmanın çalışırken ortalığı kırıp dökmek yerine, yerinde bir filtreleme ile hikayeyi daha da eğlenceli kıldığını söylemekte fayda var. Yeni kitabı Lollipop’ta da böyle bir anlayışla kurgulamış kitabını yazar. Hikayenin merkezinde, kendisine “Lollipop” gibi bir isim takmaktan geri durmayacak bir çocuk var. Asıl ismi Victor-Emanuel Meier ama onun bu ismi pek taktığı(!) da söylenemez. Evlerinin giriş katındaki bakkal Otto’dan satın aldığı lollipop adındaki şekeri yalayıp incelttikten sonra şekeri, aldığı o ince şeffaf haliyle, bir gözüne tutuyor ve şekerin içinden kime bakarsa baksın o kişinin ona doğruları söylediğine inanıyor. Eh, böyle bir inacı olduğu için de ismini Lollipop yapması onun için pek de garipsenecek bir durum değil! Pek fazla arkadaşı yok Lollipop’un, hatta hemen hemen hiç arkadaşı yok! Bulduklurından da ya kendisi sıkılıyor ya da onlar onu terk ediyorlar. Ailesiyle sorunları var Lollipop’un; çünkü babasını neredeyse hiç görmüyor, annesiyse fazla kazandırmayan bir işte çalıştığı için hayat mücadelesine dalıp gitmiş durumda. Bunun yanı sıra, ablasıyla sürekli kavga ediyor ve anneannesi hizmetçilik yaptığı için bunu insanlardan saklamak zorunda hissediyor kendini. Kısacası ona göre bu korkunç bir hayat. Lollipopu da olmasa ne yapacağını şaşırır durumda. İşte, böyle zor günlerden birinde yalayıp incelttiği lollipopu ona yardım etmeyince Lollipop, yaşadıklarına çok daha farklı bir gözden bakma kararı alır: kendi gözünden! Bu kitap yaşam şartları ne kadar zor olursa olsun bir çocuğun kendi kendine “başarabildiklerini” çok anlamlı bir şekilde gözler önüne seriyor. Lollipop’daki yaramaz şeker çocuk, bize, sorunlu ya da anlaşılmaz olsa da bir insana iyi davranılır ve özgür bırakılırsa kötü olan her şeyin iyi olacağını anlatıyor. İdeal olanın doğallık olduğunu, hepimizin birer insan olarak hata yapabileceğimizi, fakat her türlü hatanın da bir şekilde düzeltilebileceğini biz bu küçük erkek çocuğundan öğreniyoruz. Küçüklerin okurken hem gerçekten eğlenecekleri hem de bir şeyler öğrenebilecekleri ender çalışmalardan Lollipop! Alıntıdır... | |
|